yoramazsın ki rüyalarımı...
şifrelerini çözmek için rüyalarımın
gerekli figüranları tanımam
ufuk çizgisinde yürürken kayıplarım
suratı mı asılıyor gökyüzü ekranının
yoksa yaşlı dalgınlığına mı kurbanım dünyanın
senaryosu çoktan mı kurulu rüyamın
senarist yenisini mi yazıyor bilemiyorum
zor bir kareli bulmacadayım
sansürlü sözcükler beklemedeyken
ağzımı açıp sesimin kayıp ilanını görüyorum
cüruf dolu ellerim, atacak yer bulamıyorum
her şey bulanık, bu eller çok büyük, benim değil
yerime uzanıyor her istediğim şeye
bakıyorum; kar da yok, neden donuyorum ?
kollarım uçuyor kanatlarında boncuklar
beni terkederken ağlıyorum arkasından
gözyaşlarımı bir akasya yaprağında buluyor
gözlerime barajlar takıyorum
bentler dayanamayıp yıkılıyor
yüreğim karşıdaki kırmızı çatıda titriyor
parmağımı uzatıp sallıyorum
umursamazca bakıp duymuyor
bir polis cop uzatıyor
kalbim aceleyle giyiyor ayakkabılarını
sağda bekleyen gemiden el sallıyor
ağlayamıyorum...
bir kumru konuyor omuzuma zakkum bitmiş gagasında
kayalar paraçalanıyor neft yeşili bir depremde
bir arı kayaları taşıyor ayaklarında
odada asılı kör yılanın gözbebeklerine doldurup
peteklerine resimler çiziyor kovanının...
bir kafilenin sessiz yürüyüşünde
yüreğimin adımlarını hissediyorum dönüyorum
sokalarda kaybolmuş gençliğim gülümsemiyor
annemin arkadaşı başarı hırsı; köşeye sinmiş
bende denemeden çıkmış yorgun hesap kesiyor
sultan olmuş bir muhteris sarı tepeye
kaybettiği topraklarına ağlıyor durmadan
sonsuz ve acınası özlemi
sevda, sevgi ispatlama çabası koşuyorlar peşimden
mor yalancı aşk çiçeğinin ağır kokusundan ayılıp
akan sulara anlatıyorum, biliyorum
yormazsın, yoramazsın ki rüyalarımı...
Selma Dönmez
25 eylül 2009
============================================================
yıllar rüyalarda kopan kayışlara bağlanmaz /her uyku yarım ölümmüş düşe ağlanmaz.
şifrelerini çözmek için rüyalarımın
gerekli figüranları tanımam
ufuk çizgisinde yürürken kayıplarım
suratı mı asılıyor gökyüzü ekranının
yoksa yaşlı dalgınlığına mı kurbanım dünyanın
senaryosu çoktan mı kurulu rüyamın
senarist yenisini mi yazıyor bilemiyorum
zor bir kareli bulmacadayım
sansürlü sözcükler beklemedeyken
ağzımı açıp sesimin kayıp ilanını görüyorum
cüruf dolu ellerim, atacak yer bulamıyorum
her şey bulanık, bu eller çok büyük, benim değil
yerime uzanıyor her istediğim şeye
bakıyorum; kar da yok, neden donuyorum ?
kollarım uçuyor kanatlarında boncuklar
beni terkederken ağlıyorum arkasından
gözyaşlarımı bir akasya yaprağında buluyor
gözlerime barajlar takıyorum
bentler dayanamayıp yıkılıyor
yüreğim karşıdaki kırmızı çatıda titriyor
parmağımı uzatıp sallıyorum
umursamazca bakıp duymuyor
bir polis cop uzatıyor
kalbim aceleyle giyiyor ayakkabılarını
sağda bekleyen gemiden el sallıyor
ağlayamıyorum...
bir kumru konuyor omuzuma zakkum bitmiş gagasında
kayalar paraçalanıyor neft yeşili bir depremde
bir arı kayaları taşıyor ayaklarında
odada asılı kör yılanın gözbebeklerine doldurup
peteklerine resimler çiziyor kovanının...
bir kafilenin sessiz yürüyüşünde
yüreğimin adımlarını hissediyorum dönüyorum
sokalarda kaybolmuş gençliğim gülümsemiyor
annemin arkadaşı başarı hırsı; köşeye sinmiş
bende denemeden çıkmış yorgun hesap kesiyor
sultan olmuş bir muhteris sarı tepeye
kaybettiği topraklarına ağlıyor durmadan
sonsuz ve acınası özlemi
sevda, sevgi ispatlama çabası koşuyorlar peşimden
mor yalancı aşk çiçeğinin ağır kokusundan ayılıp
akan sulara anlatıyorum, biliyorum
yormazsın, yoramazsın ki rüyalarımı...
Selma Dönmez
25 eylül 2009
============================================================
yıllar rüyalarda kopan kayışlara bağlanmaz /her uyku yarım ölümmüş düşe ağlanmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder