Ana içeriğe atla

Gözyaşlarına tok olmaz ki çocuklar...

Şiirin Hikayesi

yasaktı ağlamak; gözyaşlarına tokum derdi
akmayan yaşların üstünden aksak bir ses
dayağı cennetten çıkarırken
o çocuklar ağlamadan büyüdüler...

...



gözyaşlarına tok bir adamın
hüzün mayası ile yoğrulan küçük kızı
beyaz kireç duvarlara gözüyle
ağlamayan kadınlar, tüten sobalar çizerken
aklını donduran bellediği o deyiş
kulaklarından midesine kolonlar döşer
ve tel dolabın içinde kaçırdığı yaşamı
prize takardı şarkılarla ahşap radyodan...




keskin bir ünlemle palaskalar belde çınlarken
kapılara tırmanan bir küçük çocuğun gözlerinden
unutmamaya yeminli mor bir çukura düşerdi nefret
çocukluğun naifliği bekaretini olgunluğa terkeder
dudakta kızılcık şerbeti can kanamasına kamufle
ezilen ruhun titremesi anımsatırdı şubat soğuğunu
merhaba demişti oysa tanışamadığı baharlara
mis kokan beyaz yemenisiyle eteği çamurlu kiraz ağacı...




bir sokak lambasına dayanmış söğüt ağacı
ve türk filmi desenli perdesi arasından
bez bebek gözlerinde yaşamı arardı
beyaz kurdele siyah önlük yaşamının ilk tezatı
sığınaktı ezikliğine dünyanın tüm kitapları
aydınlanırdı ruhunun silindirik korkuları...




bir üflemelik uykuyla okyanuslar avuçlar
kavgalara uyanıp bir kabusa yıkanırdı
sevgi annesinin sandığında yatarken
hayaller söğüt ağacının dallarında
ilgi paslı pencere demirinin kıvrımlarındaydı
gecenin koynunda avunurken ay paletini sunar
yıldızdan fırçasıyla rüyalarını bilmediği renklere boyardı...



artık ağlamaz bilir ki toktur gözyaşlarına
şimdi kırkikindileri eder armağan ona
damlalarla silinsin deyişler kedi tırnaklarında
loğ gelse düzelmez yağmalanmış ruh damları...
zamanıdır-eski küçük kız- bırak sağanakları...





ömür boyu ağlar/çocukken ağlamaya doymayanlar...
gözyaşlarına tok olmaz ki çocuklar...


Selma Dönmez 4 kasım 2009

teşekkürlerim beyaz bulut sesli kalimeraya...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013