Ana içeriğe atla

Döndüm bak

Şiirin Hikayesi

resimdekiler çığıl selma selmin...

bir üçlü..ayrı bir desteydik tüm kağıtlardan..sevgili Çığıl hep özel kalacaksın seni bırakıp gitmem herhalde buralarda o kadar merak ettiğim şey var ki.... :)) şiirin ömür oldu..ayrıca teşekkür edemediğim tüm gönül dostlarına da bu vesile ile teşekkürler.


...



hangi kalemle yazılıp sırt çantamıza yüklenmişti
tanrının dipnot düşmeyi unuttuğu
bu kargacık burgacık alın yazısı...

bir üçgenin içindeki
fasit daireden dışarı çıkmak için
teğetleri aradık...
kalem elimize geçtiğinde minkale istediler
durakladık...
gönyeler yaşamımıza sert çizgiler atmadan önce
başlığımızı bulma çabamızda kıvrıldı
müsveddelerin kenarları...

anneler yaşamın tabanı çocuklarına değmesin diye
çerçiden alınmış iple gözyaşlarından motif yaparken
kapı önü "dert anlat baba türbesi"nde ve
iğde çiçekleri yağmadan
hayallerimin yırtık şemsiyesine
gerçekleri yağdırırdı üzüm gözlü güzel kız...
acıtırdı gerçekler mahremden çıkınca.
konuşmaktan kaçışım
uykulara yatışım
bu yüzdendir el sallatmadan gölgeme kaçışım...


asma yapraklarının ekşiliğinde sürdürdüğümüz
kıska ekip yemeyi bilmediğimiz baharlar dut sallarken
gözlerimizden yağan sağanaklar yüzündendir
arkamda yağmur ormanları bırakıp kaçışım
yüreğimi sorgucu meraklı küçük kıza açışım ve
sarı kızı sarı sıcakla başbaşa bırakışım...

yanlışlar yüreğimizin teyellerinden
çift dikişle ruhumuza kazındılar
doğruları arama çabasında yakalanamayan yıllar
sökülen duygular dikiş tuttuğunda
başka dünyaların yıllarına havale olduğundandır
sonra duramadığım fasit bir dairede dönüşüm...

hüzün kahküllerini kestiğin yaşama
kara kara karakalem yazıp
tuvalsız boyardın geceleri siyaha
gündüzlere dokunmamalıydın oysa
paletinde pembe yeşil olması gereken
ilk gençlik yıllarını fırçanda bırakma...


artık siyah yazmasın kalemin dediğim gün
bana kara kalem uzattı
önce boynumdan vurup kaçan
sonra gögüs gögüse çarpıştığım amansız düşman...

döndüm bak
geldim işte
istersen dünyadan de, istersen uzaydan

karakalemini betimlemelerini, imgelerini
ben yakaladım şair yönünü
seni hep meraklı üzüm gözlü kız olarak anımsayacağım,

döndüm bak
burdayım
ve sonuna kadar hayata sarılacağım..



selma dönmez 16 haziran 2009

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013