Şiirin Hikayesi
bir öğle uykusu kadar kısayken yaşam
çirkin ördek yavrusuna adandı zaman
kuğu olduğunu görebilmeli
huş ağaçlarını sevebilmeli
turuncu kelebeğin ardında gölgemi görmeliydin şu an...
değil mi?
bazen beklemeye değmez...
...
can pencere ellerinde, dizlerinde muson yağmurların
kapısı açık bir zindan olur başını çarptığın taşlar
imkansız şiirler yazarken yağmurlarla sevişen gözyaşların
gülümser gölgen solundaki gerçeğe
tanklarla geçer aşk; yüreğin çukurlarından
her birine bir umut gömülüyken hırçın yağmurlarla taşınır
arsızlığın aşk kokmasına inat...
kör bakışlar sarmalanırken dallarında
sahi şubat ağlar mı eteği karlı kışlarında?
gerçekler balyozlarla indiğinde
riyanın acısı beyaza koşar saçlarında
sersemce imza atar gönül kırgınlıklara
ağlar düğün çiçeği hüzün beyazında
kalp intihar meyillerinde gezerken
şubat karayeldir gözbebeklerinde...
artık dönek miltanıyken sevdanın
sahi şubat sonsuza dek seninim der mi aramama hakkını kullanan aşk?
kaçamadığın anıların içinde
aradığın aşk hep aynı öykü ya da roman
masa dağlarında masal olan
yirmi dokuz şubat masalı kadar kısayken...
adımlandıkça hoyrat sevdalarca
sahi şubat aşınmaz mıydı kalbin tüm ara sokakları?
sevgiliye fatura edemediğin
harcama listelerine gözyaşları yüklü
her taşına bir bakışını koyduğun
yollarda kayıp bir aşkın ayak izlerinin
tozu yılların koynunda komada yatmakta...
taş ustalarına bıraktığın kalbin
gözlerıyle ayazda karlara şarkılar yazdı
ateşte yanmaktansa buzlarla yıkandı aşkın
gece uykuya açken özlem yağmuru ile uyandı
ve kirpiklerine yazdı ’şubattı aşkın adı ’
sahi ben seni öpmüş müydüm şubat ?
anlamsız anlamların içinde ben varım bildiğin kelimelere sığınarak...
1 mart 2010 Selma Dönmez
Yorumlar
Yorum Gönder