Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

güneşe durmak

bir hırsız adımla yaklaşıp çaldığında yaşamları durgun ve dargın bakışın tuzlu sularda yıkanmış bir balık kadar temiz miydi? başucuna koyduğun satırların gri silik ezik dipnotları çalınan iadesiz yaşamın felsefe dersi öğretisi kardan yorganlar altına saklarken sevimliliğini aşkın geceler düğün yatağı gibi süslerdi üstünü baharda karlar toprakla öpüştüğünde balçıklanınca anılar güneş tüm günahların üstünde adaleti tartar... arsızlığında gecelerin kuşbakışı bir yaşamı seyretmeli ve mutlu olmalısın her şey kalsın, çaldığın gülümseme sende ise gülümseyiver... haydi soy günahlarının kabuklarını tavaf et ahlarının dolambacında aç avuçlarını düşüncelerin boğarken uykularını ıslak dualarını tüm duvarların kesiştiği o köşeye yolla... ağlama çukurlarının dibine sonsuz kere vur kendini çarpım tablosunda çarpılsın tüm yanlışların bedeli ve aynaya bak düşüncelerin nakavt edecek aklını... ne zaman aynanın sırları ruhunun sırlaryla öpüşürse elindeki kalem