Ana içeriğe atla

Kaçmış aşk zamanları...

aşktan korkup kendinden vazgeçen duygular
kullanılmayan eşyalar dolabında tozlarına mahkum
çocuksu yalnızlıklarda yosun tutar alınganlıklar
erik ağaçları sözleşince baharla
belki aklına gelir eski sevdalar



gönyelenmez, şakül tutmaz acılar
dik durmaya çalışırken yaşamda
arzın merkezi sevda merkezi değil
doğru mu izdüşümlerde aradığın aşklar ?



gecenin laciverti içinde biten yolculuklarda
sesler bir serçenin rüzgarla boğuşmasında kaybolur
duymak için zaman trenine binmelisin



düştüğün sağır kuyu duymaz feryadını
kırık gitar penası acıtır
kalbindeki yaşlı heyecanı
antika şarkılar ruhun mola yeridir artık...



hep mutlu olmaktan ibaret sanma
artılar ve eksilerle dengesizdir yaşam
yalnızlığın şalıyla akşamın koyusuna sızar
bir akvaryumda kendini hapsettiğin yıllar



bir kar yağsa ve sen o sevdiğin gözlerde donsan..
eski bir tebessümün dokunulmazlığında kaybolsan
sonbahar bile tükendi elimizde artık bu kış son...



sondur bahar sarıya ulaşınca
artık kalp suları çekilmiş bir ada
bulutlarda kahve içemedi köpük köpük
mavi bir balondur aşk çocukluğumuzdan kalma
alındığının ertesi günü sönük...



....kaçırmıştır bir kere zamanı şimdi çek gözünden vur kalbini..




Selma Dönmez 21 ağustos 2009

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013