sefa pezevengi olamazsın, ağzında altın kaşıkla da doğsan...
hiç düz çizgiden geçmedi azrail, çaprazını takipten yoruldum
leylak kokulu evin oralardadır şimdi, ilk iğde ağacının orada görmüştüm
iddiaya girenlere mor demetler buketliyordu...
çocukluğu yaktılar o mahallenin enkazında
şimdi gençliğimin altı da üstü de bir karabasan
kepçeler, dozerler ve sarı sarı kamyonlar
bir telin ardından bakarken dünyaya
tahtaların arasından ararken aşkı
bir anda duvarlar nasıl da boyumuzu aşmış
şaşırmak acayip bir duygu şaşıracak hiç bir şey kalmamışken
birini kaç gün sevmeli insanlığından vazgeçmeden
kin; küstüğün dağın odununu yakmamak diye bilinirken
azrail çapraz yolculuklarına devam ediyordu...
çapraz sorgulara aldım şimdi kendimi
nerede yanıldık sevgilim, nerede yanıldık anne
nerede yanıldık çocuklar
ah azrail ben seni hep o sokağın çaprazında gördüm
bilirim ki leylağı o zaman koklamışsın ve mimlemişsindir
oyun havası eşliğinde bir dünya sunardı
çiçekli elbiseler giyen kadınların kahkahaları
lacivert olmadı gece hiç, siyah hep siyah
bazen yıldızlar ve ay süslerdi gömleğini
çatılara tırmanmayı bildiğim yıllardan kalmış
bir kaç temmuz dutu kurumuş kiremitlerde
ve kitaplar ve kitaplar ne çoktular
ilk aşkımız tek heyecanımızdılar
eski özlemlerim depreşiyor tek katlı kerpiç evlerde
içine düştü tüm yıllarım naftalin kokusuyla
sandalye ayağını çeksin düşmemeliyim
halı kırmızı olsun çiçekler açsın üstünde
ayva ağacı çiçeğine aşık anten bilmeyen damlarda
gülebilen insanlar ellerimde yıldız tozları
hangi dayak vazgeçmemize neden olabilirdi ki aşktan
azrail bu sokağa girmiş midir
tonlarca boya sürünmüş ruhsuz binalardan göremiyorum
bahçelere karga dadanmış araba yuvalanmış
değil altı, on hissim olsa neye yarar
gün açarken uykular kulübelere doğru yollanmakta
yorgan altından bir el kalbinin kapısında
doğruyu ölünce bulacaksın bunu umuyorsan
yoncalara basma, menekşelerin yangınını söndür
alice git harikalar diyarından, tavşanı rahat bırak
saçlarını bağladığın tokalar oyuncağın olmuşken
söz verme hiç bir güne bakmadan çaprazına
mor demet renginde morarır kalır hayallerin...
hiç düz çizgiden geçmedi azrail, çaprazını takipten yoruldum
leylak kokulu evin oralardadır şimdi, ilk iğde ağcının orada görmüştüm
iddiaya girenlere mor demetler buketliyordu...
Selma Dönmez 8 Aralık 2013
Yorumlar
Yorum Gönder