Ana içeriğe atla

Ahraz dizelerim


ben diyorum 
nazenin notlarım
sen diyorsun
travmatik takılmalar
cesur olamıyorum
sözcüklerimin çoğu hapis
ödlekler dışarıda
onların ne hükmü var ne sabıkası 



ağlıyorum metin olamıyorum vakit varken ağlamalı
pınarlarım kurumadan, kargalar gülmeden ahraz bir gündüze 



sen ben bizler yokuz işte 
olmadığımız bir yer burası
yalnızca esir sözcükler var
özgürleştirdiğim gün onları
uçup çocuksu düşlerin koynuna girecek 




üst beyin erinçlerini seviyorum
alt beynim reddetse de onunla aramız iyi 



bu kadar çıkmaz sokağın içinde
rüyalarım neden böylesine güzel 
densiz coşkularım berrak sularda yüzüp
boşlukta yıldızları öpecek




artık bu dizelerin ne anlamı var
hangi cinayet bulmasını sağlar
ipsiz aşk kovalarının beni bir kuyunun köründe 



erdiğimiz tüm erinçler 
bahar günlerinden bir demetle cemrelenecek 



dramatik bir marttaydım
ağladım güldüm
kelimeleri yanyana dizdim
bence nazenindiler
sence travmatik
hadi dostum
ruhuma inen merdivenlerde sen yoksun
seni ağlayan martıya
gülen kargaya
emanet ediyorum
sözcüklerimi yanyana dizmeye devam ediyorum



haddini bilmeyen her dize bundur 
kalemin ucuna bakan için... 





Selma Dönmez 13 mayıs 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

susmak ve susamak arasında bir yaşam

İNdi Tİ sesiyle HAR bırakarak sevgi liler günü hediyesi bu dedi sesizce _______________________________________________ saniye ucunda _ziftin peki _ yaşam sevindi son üzülmeydi bu arsızlığı tanımayan taba bir ruhun bun kazanı kaynadı karadelik sınırında kaç renkti travmalar tutundu en koyusuna  yanılgıydı hep  aşk sevişemedi gökyüzünde k araf atmalar elma yasakken elmaydı, yasaksa çekici... ellerini buz boşluğuna atmadan  kaç asır geçti düşünme kuyularında sonsuzluk veya onsuzluk seçimlerinde intiharlarını yazdı sil baştan ya günahın cazibesi vardı, ya da cazibenin günahı... istanbul saten çarşaf gibi sarmadan didiklerken karadul masum bir beyni  Yarım kalmış bir  şiir in Son dizesinde kumtaşı duvar tonunda esrik tenler  İN sesi lacivert Tİ sesi  siyah tı  HARis bir  aşk a kelepçeli pembe ikinci bir şans aramadı harrran gürran /tuttu attı gençliği imiğinden... Susarak Yaşamak ve susarak ölmek/ susayarak  aşk a ve anlatmaya...

aslında soğuktu tüm mevsimler...

aslında soğuktu tüm mevsimler... gözlerin soğuk, gözlerin yağmur gözlerin gözlerimde donar her sonbahar gözlerin ıslanmasın sevgili ruhumda kuzey rüzgarları var boran olur eskimiş tüm aşklar mor bir yıldızın arkasından bakan nefti bir aydır bakışın gözlerin ıslanmasın sevgili kalbimin buz kalıplarını kırar ve hala yanan ateşime aşk banar mevsim soğuk olunca ruhumda hissederim saçlarının donduğunu yokluğun soğuk , mevsim soğuk; ne bileyim aşka neler olduğunu? "Selma Dönmez"

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...