Ana içeriğe atla

Bırak öyle kalsın yokluğun

ayaz aşklar hep lâldir, bu ayazda söz bir katre baldır, baldıran otu içse aşık sorar; daha var mıdır?
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




durakları var aşkımızın bu aralar
tanıyamadan iniyor durduramadığımız yolcular
kalplerimiz boyası dökülmüş hurda mavi dolmuş
gelen biniyor, inerken gülümsüyor; üstü kalsın!

iliklerimden yağ gibi çıkartıp kuruttun ayaza atıp
kör makaslarla kestiğin güneşlerimi
küçük bir kızın gözyaşlarını bardak bardak içerken
yastıkların altında kalmış bir dilek bulutları görmedi

 dediğim neydi ki? ben seni seviyorum


şarkıların ruhunda ısınmıyor kalp elleri
sözlerin anlamında bulamadığımız sevgiler
neyi anlatacak; aşk neydi?

hani sağır değildi kapılar
kalem yazardı bembeyaz kağıtlara
ve gözyaşları çarpışmadan aşkı görmezdi gözler


dediğin neydi ki? ben seni sevebilir miyim? 


"önce ben, sonra ben, vazgeçemem kendimden"
doğru mu bu, çelişkilerdeyim, neden uymuyor bana neden?
resmini çizmek istedim bu sabah
bakışların vardı sadece, ellerin neredeydi?
ayakların, saçların ya dudakların?


akşam sefalarında gülen pembe çiçek sabahı istemezdi
karşı ağaçtaki çocuğun okuduğu kitaba yazdığı satırlar
yıllar sonra çok gülümsetecekti...



 dediğimiz neydi ki, sevmiş miydik?


değişmiş anılar, hiç bir şey yerli yerinde değil
ahh Alpay! bir tek sen varsın; tüm kent benim gibi
ilk gençliğim , unuttuğum papatya taçlarım
pisi pisi otlarım ve mor çiçek açan ihanetlerin...

 denilenler neydi be canım, anımsamıyorum artık


hiç yaşamadın mı ergen aşkların ağlak gecelerini?
seni ara duraklardan kapmış kart bir yılın kucağında oturmuş
kiraz ağacı çiçeği pozları veriyorsun
düşen aşklar inme geçiriyor, bırak öyle kalsın yokluğun


her yokluğunun karası eteklerine çalar şiirimi...



Selma Dönmez 26 temmuz 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013