Ana içeriğe atla

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi

deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa
------------------------------------------------------------------------------------------------
sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana...

--------------------------------------------------------------------------------














düşüncenin resmini çizemedi ki hiç
mektup yazmayalı binlerce yıl oldu
bunlımdayken tüm şiirler
saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer ***************************************************








iki siyah boncuğun pırıltısıyla
sözcükler ruhuna harf harf giderken
sonuçsuz savaş sevişmeleridir
müebbet kırılganlığın adı




                         yürek sözlüğüne bir yazık eklenir




varsa aşk; ruh yokluğunda
beyaz orkide üstünde katran
adsız bahçelerde
sorgulanır beynin sarmallarında






                              hatalar avuca damlar yanılgı kaynaklarında


karar kalıbını geçirdiğinde aklına
neresinde dursa dünyanın
ayaklarına çiviler batar
biraz uzaklaşır, hatalarla uzlaşır






                         sevdiği mor gözbebeğinde uydudur,




omuzlarına atar kırmızı şalını
başka bir dildedir kahkahaları
’açık yara’ bir sevda
yarım ömürlerin tutkusu




                kalabalık onurlar çiğnenirken fütürsuzca




bir kara gözün kömürünü yakıp
hak verip aklar
gözlükleri takmaz artık yatarken
görmez uykuda gerçekleri


                                                 fedakarlık orta malı bitpazarında




eğilen dallardan alınan güller
rüyaların saçlarını boyarken
kahkaka takılır bir kuyruklu yıldıza
gezer güneşi, ayı, dünyayı ve tüm hain okyanusu...




altı da ateş üstü de dünyanın/ yürektedir belgesi tüm ekleriyle ihanetin...




Selma Dönmez 18 ocak 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

susmak ve susamak arasında bir yaşam

İNdi Tİ sesiyle HAR bırakarak sevgi liler günü hediyesi bu dedi sesizce _______________________________________________ saniye ucunda _ziftin peki _ yaşam sevindi son üzülmeydi bu arsızlığı tanımayan taba bir ruhun bun kazanı kaynadı karadelik sınırında kaç renkti travmalar tutundu en koyusuna  yanılgıydı hep  aşk sevişemedi gökyüzünde k araf atmalar elma yasakken elmaydı, yasaksa çekici... ellerini buz boşluğuna atmadan  kaç asır geçti düşünme kuyularında sonsuzluk veya onsuzluk seçimlerinde intiharlarını yazdı sil baştan ya günahın cazibesi vardı, ya da cazibenin günahı... istanbul saten çarşaf gibi sarmadan didiklerken karadul masum bir beyni  Yarım kalmış bir  şiir in Son dizesinde kumtaşı duvar tonunda esrik tenler  İN sesi lacivert Tİ sesi  siyah tı  HARis bir  aşk a kelepçeli pembe ikinci bir şans aramadı harrran gürran /tuttu attı gençliği imiğinden... Susarak Yaşamak ve susarak ölmek/ susayarak  aşk a ve anlatmaya ...susmamalı, susamamalı gençler!

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013

Ben böyle bir resimde öldüm

çiçek   çiçek ti tuval, sen suyla oynadın tüm  şiir lerimin arasında çocuk lar kar topu attı eldivenlerinde yıldızlarla alışmalı, sen  çocuk ları boya, ben uçarım dizelerin aryasında  aldırma karlara  *********** renkleri karıştırıp  hüzün leri bağlar  her darbe imlası  dünya  dillerinin kırmızı  kaç tondur yakılan yaşamlarda kim dedi ağlamadığını hey canım renklerin  bir omuza dayamıştır bazen başını bir kılıç kınından çıkıp bölmüştür  sonra tüm yaşanmışlıkları  fırça ve kalem  dilsiz kahvesi kadar dingin ve anlaşılır  şairin dili kalemi,  şiir ler elleri sözcükleri ruhlara serper dizeler bakar tuvallere aşıkane şiir  kirletmez hiç bir tablonun renklerini renkler ustaların ellerinde yaldız yaldız sarıya aşık olana dek  mor bir salkımda kaybolur mu umutlar alışmalı, ağlar renk fazlasında suluboyalar ben hint sarısı bir güne doğdum  İstanbul sensizdi resimler  vapurları kim boyamıştı böyle ustaca?  kim yıkadı  kelime leri sormadan ressama ben böyle bir resimde öldüm  İstanbul   göz yaşl