Ana içeriğe atla

ekose bulmaca yaşam...

 Bir değişik şiirdi, koyuydu, anlaşılmazdı ama her aşkın bir müziği vardı işte bildiğin gibi.Aşkın cinsi yok mu sandın; var! Gözündeki mendili bir gelin arabasına bağlamayı dene ve bak..Onlar severler sende seversin  sen ağlarken aşkını yaşamayan fısıldayamayan insanların günahına girersin...Aşk aşktır bunu unutmayacaksın, kınarken, gülerken kendini onun yerine koymaya çalışacaksın en büyük cinsliğin ihanet olduğunu bil.Elimin altında kalbimin yanında dursunlar arsızı sevgi şamarı gelsin benden sana...





arya 

bir nefeslik kaçamak
majör ,minör,  depresif
alaborayken aşk kelimelerin düştüğü yerde
 gece vardiyalarında  körebe, saklambaç

..............  ilkbaharda kuş kafesi aşklar konar dallarıma dedi 

 fısıltılar
bir öze, bir söze urganlar
olmalı mı olmamalı mı şarkılarıyla
mayalar aşkı ruhunda huzurunu satar çarşı pazar

.............. .insan kaç kere sever diye sordum sevdikçe sever dedi 

şarkı
küçük iskender şiiri değil bu
ekose bulmaca aynaya bakmaca
kaplumbağa bağası
yok karalamalar kelimeler arası
kelebekler uçuşur titrer satırlar ağlanası..

. ...................................karlarımızı ve güneşimizi kendi gölgemizde saklayalım derken


hafif müzik
hafif müzik la, mi diyez
bemol ve sol, yan flüt var belki
gözden uzak aşk duyulması hissedilmesi zor
yaşaması sırlı ezgisi içinde saklı

... ..................................gölgesiz yaşamaya alıştım dedi 


.....................ve biter cinsler, cinslikler başlar cin çarpmışa çeviren

türkü
bu bir sarman türküsü
aşkı mangal yaptı yanık harmanlarda.
adı yepyeni yeni renkli, yeni neşeli
yepyeni eskimez mi hey kedi ?

........nasteka  linç edilirken; uçuk aşklarla uçmuş kalbin uçuklarını yazar mı bir şiir? 

koro

sararmış sarmaşık, kurak son bahçe, mevsim sonbahar
masumiyeti batak bir  farenin gözlerinde aşk fiilleri karmaşık
tomurcuklar ezilip fidanlar kırılırken
sevdalar ası iplerinde boğulur
sabır yastıkları üst üste
kiraz ağacına kar yağar, bahçeye kedi dalar
ve terk ederken çimleri çitlerin ardından  fare mundar bakar

. .......................... göç ediyor akıl ile fikir böcekleri,kalp aşk karıncalarına emanet...

seyirci

gülün dikenine batan aşk şaşkın yağmura kahkahalar atar
yaz kıştan kalma bir gün yaşar
çağla olmadan çatlarken sevda, sevdiğin kırmızı elma aşk kokar mı hala?

.................................asla çözülmeyecek bir çaprazın hem ortasındasın, hem sağında hem solunda. 

final
habersiz dünyadan kurulur tahtına, sığmaz kelimelere cümleler
elmalar arasında bir kurt aşkını gizler,  kalır bize de bulmaca çözmeler



... .................. karınca bayramınız kutlu olsun sevgililer.... 


                                              Selma Dönmez      29 aralık 2010 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...

kimse yalnız ölmek istemez ki...

küçücük elektirikli bir soba karşısında, yorgan altında  neye  gül düğümüzü bilmeden  gül erdik saaatlerce bilirsin işte o tadı... kırk yılı ağırdan alan Meltem ve (L....) ye bu  şiir ... -------------------- kopuk kırk yıl kaç kopuk  şiir  eder? kaç dizenin camları kırılır? toparlanamayan  aşk lardan kaç  şiir , kaç  aşk  kaçışır bu t araf a?  kırk yıl mı ağırdı?  kırık kırk yıllık  aşk  mı?    mevsimleri bilmediğimiz yıllardı soğuğa direndik gece  yanığı uzansa da günlerinin üstüne sedeften  gül ümsemesiyle  sevgi  filesi atar üzerinize  sorardı masumca  hey çıyan! kışı sen misin bu bahçelerin?    adını koymayı bilmediğimiz yıllardı hikaye lere direndik  kalbin ipoteklerinden kaçıp  avuç kadar odalarda  dost  edindi  kitap  kurtlarını yılların ayakları değdikçe tenine, aklına yılgın bir sarı sardıkça ruhunu bilirdi ağaçları...

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013