Ana içeriğe atla

yamalıdır şehrimin bulutları

bu şehre astım kendimi karasal iklimlere veda ederken


yoksa iyot kokusu muydu başımı döndüren

ben on yedi yaş uçurtmalarına çıta takıyordum

kuş kanatlı bir bulutta ve sen yoktun ufukta

hey kara ikliminin aşık gençleri

siz biriktirirken ayakkabıları kapı önlerinde

aşk dolandı bu şehrin her yerinde

bilemem ses girdabında kendini duyar mı ?





yamalı aşklar da gördüm bu şehirde

gri bina boyalarını allık yapan

yaşam sevincine zıt renklerde

her kalbin bir zulası var İstanbul’un sonsuz

kapıları çalmadan girer lodosla

ve dikiş atar yürekler küflenip her aşkta...





bu şehir şeytan üçgeni de

senin şehrin melek dörtgeni mi diye

sordum zayi olmuş bir yüreğe

nefesi yetmedi;

gururlanırdı kara iklimi aşkları diye

iyotlu aşkların gerçeği daha keskindı oysa...



aşkı kim kaybetti zümrüdü anka kuşunun kanadında

belli değil

bunu suç sayar bu şehirdekiler

almazlar üstlerine aşk kaybolsa da bu şehrin semalarında

nedeni vardır; güneş erken doğmuştur, ay geç batmıştır

ve aşk uykuya gelincikli bir yastıkta sonsuza dek dalmıştır

yamalı aşklarla yaşar bu şehir ama aşk işte

İstanbul’a rüzgar kadar deniz kadar benim kadar yakışır

sarıldığım yabani kestane ağaçlarında

gerçekler her bahar tekrar yeşerir

boşa meyveler verir ve güler





burası İstanbul hey aşk!

tarihini bu şehir yazdı...

ve aşk doğru sokağının yanlış çıkmazında arandı

kentin gölgeleri düşerken asfalta

zil çalardı etekleri umursamazca...





elektrik tellerine takılan uçurtmalarım

aynı sonlardayız

onlarda toprağı gözlüyor ben de

ah İstanbul !

neresi olsa gidip de yatsam mı?

yoksa ağlamış dedeye kök mü salsam?






Selma Dönmez 8 haziran 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013

aslında soğuktu tüm mevsimler...

aslında soğuktu tüm mevsimler... gözlerin soğuk, gözlerin yağmur gözlerin gözlerimde donar her sonbahar gözlerin ıslanmasın sevgili ruhumda kuzey rüzgarları var boran olur eskimiş tüm aşklar mor bir yıldızın arkasından bakan nefti bir aydır bakışın gözlerin ıslanmasın sevgili kalbimin buz kalıplarını kırar ve hala yanan ateşime aşk banar mevsim soğuk olunca ruhumda hissederim saçlarının donduğunu yokluğun soğuk , mevsim soğuk; ne bileyim aşka neler olduğunu? "Selma Dönmez"

orkide üstünde katran

Şiirin Hikayesi deniz börülcesi ve çiğ köfte bir tabakta, tutunamadılar imbatta; otuz yıl da olsa ------------------------------------------------------------------------------------------------ sersemoş bu şiir sana...bencil aşıklar kendi türküsünü söyler dediğimde sevmiştin ya...bırak bencil aşıkları otuzbeş yılın ardına ve sakın dönüp bakma... sevgiler izmire ve sana... -------------------------------------------------------------------------------- düşüncenin resmini çizemedi ki hiç mektup yazmayalı binlerce yıl oldu bunlımdayken tüm şiirler saçmalar harfler, anlamlara yalnızlık düşer *************************************************** iki siyah boncuğun pırıltısıyla sözcükler ruhuna harf harf giderken sonuçsuz savaş sevişmeleridir müebbet kırılganlığın adı                           yürek sözlüğüne bir yazık eklenir var...