Ana içeriğe atla

güneşe durmak







bir hırsız adımla yaklaşıp çaldığında yaşamları
durgun ve dargın bakışın
tuzlu sularda yıkanmış bir balık kadar temiz miydi?


başucuna koyduğun satırların gri silik ezik dipnotları
çalınan iadesiz yaşamın felsefe dersi öğretisi
kardan yorganlar altına saklarken sevimliliğini aşkın
geceler düğün yatağı gibi süslerdi üstünü
baharda karlar toprakla öpüştüğünde balçıklanınca anılar
güneş tüm günahların üstünde adaleti tartar...



arsızlığında gecelerin kuşbakışı bir yaşamı seyretmeli
ve mutlu olmalısın
her şey kalsın, çaldığın gülümseme sende ise
gülümseyiver...



haydi soy günahlarının kabuklarını
tavaf et ahlarının dolambacında
aç avuçlarını
düşüncelerin boğarken uykularını
ıslak dualarını
tüm duvarların kesiştiği o köşeye
yolla...



ağlama çukurlarının dibine sonsuz kere vur
kendini
çarpım tablosunda çarpılsın tüm yanlışların bedeli
ve aynaya bak düşüncelerin nakavt edecek aklını...



ne zaman aynanın sırları ruhunun sırlaryla öpüşürse
elindeki kalem kağıda gerçeği fütursuzca dökerse
bir parmağın ucunda sayılabilen yıllar
saçların kadar aksa
sorguların gürzü vurur ruhundan...



yalnız bulut olmanın keyfini
bugün defterine kaydet
başlangıç de ilk de
bir ağlama duvarı da dile ki tanrıdan
gözyaşların kurumasın...




anılar sandığında yangın var onları da bulamayacaksın
aşkın anaforunda şimdi değil
yıllar sonra boğulacaksın
açelya çicekleri kışı sever
sen de solacaksın
en güzel yıllar
en çabuk gecenlerdir
en güzel güller en çabuk solanlardır
en güzel aşk sende kalandır...



hiç bir yastığa baş koyamayan
simetrisi bozulmuş ruhun
cam kasede sardunya demeti bir dünya şimdi...



gel ruhumu öp rüzgar
al dağdan denize boynu siyah benekli üveyikle
yarım yamalak düşlerimi sana emanet ettim...




güneşe durmak / durmadan yanmak/ oldum olası oldu molası vermemiştin /denemeye değmez mi ?



selma dönmez 11 ağustos 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

susmak ve susamak arasında bir yaşam

İNdi Tİ sesiyle HAR bırakarak sevgi liler günü hediyesi bu dedi sesizce _______________________________________________ saniye ucunda _ziftin peki _ yaşam sevindi son üzülmeydi bu arsızlığı tanımayan taba bir ruhun bun kazanı kaynadı karadelik sınırında kaç renkti travmalar tutundu en koyusuna  yanılgıydı hep  aşk sevişemedi gökyüzünde k araf atmalar elma yasakken elmaydı, yasaksa çekici... ellerini buz boşluğuna atmadan  kaç asır geçti düşünme kuyularında sonsuzluk veya onsuzluk seçimlerinde intiharlarını yazdı sil baştan ya günahın cazibesi vardı, ya da cazibenin günahı... istanbul saten çarşaf gibi sarmadan didiklerken karadul masum bir beyni  Yarım kalmış bir  şiir in Son dizesinde kumtaşı duvar tonunda esrik tenler  İN sesi lacivert Tİ sesi  siyah tı  HARis bir  aşk a kelepçeli pembe ikinci bir şans aramadı harrran gürran /tuttu attı gençliği imiğinden... Susarak Yaşamak ve susarak ölmek/ susayarak  aşk a ve anlatmaya ...susmamalı, susamamalı gençler!

Her yolculuk bir kendine dönüştür

mimiksiz günlerde kutluyorum seni özgürlüğüm aksak bir kent şerefine  bem beyaz  kadehim sıkılmış şairlerin bunları camlara vuruyor gül mekten çıldırıyorum oransız bir semtte oranlı bir kahve içiyorum seninle kendime geliyorum genç bir binayı griye boyamışlar halinden memnun hiç ağlamıyor göz  kırpıyorum epeydir garip şeyler oluyor bir dramın kolunu tutuyorum seviyorum diye bağırıyorum aşık değilim biliyorum kentimi terkediyorum  kapat müziği muavin  bu kentte bağ görmeden büyüdüm ben... aksak kentim ana kentim kal kapkara  memleketi biz mi kurtardık  buradan yıllarca?  özgürlüğüm her şeyim  muavin geldi mi hareket saatim?   Selma Dönmez 4 mart 2013

Ben böyle bir resimde öldüm

çiçek   çiçek ti tuval, sen suyla oynadın tüm  şiir lerimin arasında çocuk lar kar topu attı eldivenlerinde yıldızlarla alışmalı, sen  çocuk ları boya, ben uçarım dizelerin aryasında  aldırma karlara  *********** renkleri karıştırıp  hüzün leri bağlar  her darbe imlası  dünya  dillerinin kırmızı  kaç tondur yakılan yaşamlarda kim dedi ağlamadığını hey canım renklerin  bir omuza dayamıştır bazen başını bir kılıç kınından çıkıp bölmüştür  sonra tüm yaşanmışlıkları  fırça ve kalem  dilsiz kahvesi kadar dingin ve anlaşılır  şairin dili kalemi,  şiir ler elleri sözcükleri ruhlara serper dizeler bakar tuvallere aşıkane şiir  kirletmez hiç bir tablonun renklerini renkler ustaların ellerinde yaldız yaldız sarıya aşık olana dek  mor bir salkımda kaybolur mu umutlar alışmalı, ağlar renk fazlasında suluboyalar ben hint sarısı bir güne doğdum  İstanbul sensizdi resimler  vapurları kim boyamıştı böyle ustaca?  kim yıkadı  kelime leri sormadan ressama ben böyle bir resimde öldüm  İstanbul   göz yaşl